- 26.11.2022 17:25
- (3)
Aslında bu konuda yazıp yazmama konusunda tereddütte kalmadım diyemeyeceğim. Ama en azından düşüncelerimi aktarmam gerektiğine karar vererek yazmaya karar verdim.
TEKNOLOJİ geliştikçe kullandığımız alet edevat vb. aparatların daha akıllı hale getirildiğini biliyoruz. Duymuş görmüşüzdür. Mesela farklı ş alanların da kullanılan ( marangoz – atölye/ mezbaha-kasap vb.)kesici seri çalışan döner başlıklı makinalara öyle özellikler eklediler ki : farkında olmadan el kol parmak kaptırmalarında makine bu durumu algılıyor ve stop ederek herhangi bir zayiat oluşmasını önlüyor. Bana göre güzel bir önlem mekanizması. İlerleyen zaman dilimlerinde farklı iş kolları ve farklı alanlar da benze veya daha üst önlem paketlerinin geliştirileceğine de inanıyorum. Hatta elektrik tesisatlarımız da otomatik sigorta diye bir aparatı zaten hepimizin yıllardır kullandığımızı düşünüyorum.
ANATOMİ daha önce defalarca ifade ettim bir kez daha yineleyeyim ben tıp eğitimi alan bir insan değilim. Ancak iyi bir gözlemci, dikkatli bir dinleyici, fena sayılmayacak ölçüde araştırmacı olduğumu söyleyebilirim. Dolayısıyla bu özellikleri birbirine entegre ettiğinde insan bazı konular da az da olsa fikir sahibi olabiliyor diyebilirim. Elbette fikirlerim asla bir otoriter tespit olmadığı gibi tartışabilirdir de.
DEPREM 23 yıl önce yaşadığımız afetten sonra hafta içi can ve mal kaybının neredeyse yok denebilecek haliyle bir kez daha sarsıldık. Sarsıldık kelimesi durumun tam karşılığımı emin değilim. Çünkü şiddeti, zamanı itibarıyla korkuların büyüğünü yaşadık diyebilirim. Hatta ben bir ifademde ‘’ böğrümüze yine bir manda oturdu’’ demiştim. Bu tür yaşananların insan psikolojisi üzerinde derin yaralar açtığı tartışılmaz bir gerçektir. Hekim(uzman) desteği alacak boyutta tahribatlar yaşayan dostlarımızın olduğunu biliyoruz. Ve ben almalarında da fayda olduğuna inananlardanım. Ancak toplumda genel kanaat ‘’zaman her şeyin ilacıdır’’ hakim anlayıştır. Çıkarılması gereken dersler alınıp ona göre yol haritaları belirlenebilirse(önlemler vb) çok da absürt bir bakış açısıdır diyemiyorum.
SEYAHAT Hemen hepimiz çeşitli vesilerler le gerek toplu taşım araçları gerek özel araçlarımızla uzun yolculuklar yapmış, gerek yorgunluk gerek gece vakitlerine denk gelen dilimlerde oturduğumuz yerlerde uyukladığımız vakidir değimli? Ama o uyuklamalarımız ayaklarımızın sarkık pozisyonda olması, kan dolaşımının tam devrini tamamlayamaması nedeniyle bizi asla tam rahatlatmış diyemeyiz.
AMİGDALA Bana göre mükemmel dizayna sahip vucüdumuzun beynimizin kontrolünde bir sensörü amigdala. Adeta otomatik devreye giren bir koruma kalkanı diyebiliriz. Vucüdumuzun çeşitli anlarda verdiği ani tepkilerle buna hepimizin şahit olduğu aslında bilinen bir gerçektir. Küçük bir örnek vermem gerekirse sıcak bir sobaya elini uzattığında amigdala anında milyarca hesaplama yaparak elini ne kadar uzaklıkta ne Kadar süre yakın tutman konusunda yönlendirir insanı. Başka örnekler vermek mümkün ama dediğim gibi konunun uzmanı olmamam hasebiyle bu manada çok bilmişlik de yapmak istemem. Ama sizler yaşadıklarınızı bir düşünün onlarca örnek önünüze düşecektir.
Artısıyla eksisiyle ciddi bir sarsıntı yaşadık. Uykularımızdan yataklarımızdan telaş ve korkuyla çıktık. Kendi adıma konuşmam gerekirse ben çok korktum. Ve altını çizerek söylüyorum ki o korku evet en büyük etkenlerinden biri olan ÖLÜM korkusu değildi sadece. Milyarlarca veriyi ışık hızında sentezleyen dünyanın en mükemmel taban verisine sahip megabaytı sonsuz bilgisayarımız beynimizin varsayım analizlerinin korkusuydu asl olan. Yani tarifi adlandırılamayan bir korku. İçine binlerce kaygı, endişe, öngörü sığdırılmış bir korkuydu işte.Tabi bütün burada daha önce yaşanmışlıkların sonuçlarının da etkili olduğunu yok sayamayız.
TESPİTLERİM
1- Normal şartlar da tecrübelerimizden ders almış olmamız gerekiyordu ama maalesef bu manada yine sınıfta kalmış durumdayız. Dört odalı evim dahil takip edebildiğim kadarıyla birçok ailenin daha önceki yaşanmışlıklardan ders çıkarmadığımız acı bir gerçek olarak karşımıza çıktı. Bulunduğu yerlere sabitlenmemiş, olması gerektiği gibi monte edilmemiş dolapların maalesef yıkılıp çıkış yollarını engellediğini, ve gerekli gereksiz niye bulundurduğumuzu dahi bilmediğimiz objelerin odanın içine saçıldığına şahit olduk. Oysa olması gereken bu değildi.Önlem alma konusunda dediğim gibi eksilerdeyiz.
2- Yurtiçi-yurtdışı dostlarımızın arkadaşlarımızın gerek hemen deprem sonrası gerek halen ‘’ nasıl toparlanabildinizmi?’’ diye arayıp sormaları destek vermeleri tartışılmaz moral kaynağımız olduğunu net söyleyebilirim. Üstte de kısmen değinmeye çalıştığım vucü dumuzun o an kendini koruma amaçlı kasması kitlemesi üzerimizde psikolojik olduğu kadar fiziki bir baskı da oluşturmuştu. Ben de soranlara ‘’ her ne kadar artçı diye salınımlar devam etse de daha güvenli diye nitelendirebileceğim sonraki günlerde yataklarımızda uzun rahat uyumak ki mafsallarımızın gevşeyerek kendimizi daha iyi hissetmemize sebep olduğunu net söyleyebilirim.’’
3- Maalesef üzülerek tespit ettiğim bir durum var ki : böylesi olağan dışı durumlar da yapılan röpartajlara bazı insanların sözümona destekledikleri partileri konuyla bağdaştırmaya çalışarak siyasi rant peşinde olmaları beni üzdü.
4- Ciddi manada önemli bir olayı teğet geçerek atlattık diyebiliriz.
5- Evet ‘’ çök kapan tutun’’ vb genel tatbikatlar yapılmaya çalışılsa da yeterli olduğu kanaatinde değilim. Afetlerin ilk öğretimden itibaren müfredatlara uygulamalı ders olarak girmesinin yararlı olacağını düşünüyorum. Yani depremle yaşamayı öğrenmek diyelim adına.
6- Tekrar tüm hem şehrilerime , dolaylı dolaysız etkilenen vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi ileterek bir daha yaşamamayı temenni ediyorum.
7- Ve maalesef bazı aklı evvellerin böyle zamanlar da neyi hedeflediklerini anlamadığım halkı huzursuzluğa iten spekülatif söylemleri yaymaları hiç hoş olmuyor.Neden yaparlar beklentileri nedir hiç anlamadım anlamak da istemiyorum ve o insanları kınıyorum.Yapmayın arkadaşlar lütfen yapmayın yapanlara da engel olun.
Yorum Yap